U Barṣawmo mšarele bu myodo dah hërge du trafik. |
Barsawmo teorik dersler alarak başladı. |
Bu šuroyo ëzzewa lu cwodo bu baṣo, naqlawoṯe ste bu tren aw bu metro. Bëṯër zwënlele moṭor nacimo, ebe ëzze w oṯewa u cwodayḏe xayëftër. |
Başlangıçta işe otobüsler, bazen trenle veya metroyla gidiyordu. Daha sonra kendisine işe daha çabuk gidebildiği küçük bir motosiklet aldı. |
An nacime bab bësëkletaṯṯe ëzzënwa li madrašto. I Ḥana ste jbiro d yëlfo qloco du bësëklet. |
Çocuklar bisikletleriyle okula gidiyorlardı. Ḥana da bisiklete binmeyi öğrenmek zorunda kaldı. |
Hawxa ëšmo ëšmo yalifi kulle cal aq qonune du trafik d Almanya. |
Böylece zamanla hepsi Almanya’daki trafik kurallarına alıştılar. |
U Barṣawmo mdawamle bu myodo dah hërge du trafik. Bi šabṯo ste naqla moyadwa hërgo du qloco. |
Barsawmo teorik dersler almaya devam etti. Haftada bir gün de sürüş dersi vardı. |
Hawxa bëṯër arbco ḥamšo yarḥe sëmle buḥrono w mëdle i sohduṯo du qloco. |
Dört beş ay sonra sürücü belgesi sınavına girdi ve ehliyet aldı. |
I Ḥana mërlale: “Annaqla këbce zawninalan raḏayto!” |
Ḥana ona dedi ki: „Şimdi bir araba almalıyız!“ |
U Barṣawmo mërle li Ḥana: “Ucdo i dukano ḥaṯo ftiḥolan, layban zawnina raḏayto ḥaṯto. Gëd zawnina ḥḏo mëstacmalto hul dë mhalax šuġlan ṭawwo.” |
Barsawmo Ḥana’ya dedi ki: „Dükkanı kısa süre önce açtık ve yeni bir araba alamayız. İşmiz iyi gidene kadar kullanılmış bir araba alalım.“ |
I Ḥana mërla: “Xabrux yo, ucdo bas yo elan.” |
Ḥana dedi ki: „haklısın, bu şimdilik yeter.“ |
Qayëm hiye w i Ḥana azzën l dukano dar raḏoyoṯe, rḥëmme raḏayato mëstacmalto w zwinalle. |
O ve Ḥana bir araba satıcısına gittiler. Kullanılmış bir arabayı beğendiler ve onu aldılar. |
Sëmme aw warqe du zwono, huwe ḥaq di raḏayto w daciri lu bayto. |
Satın alma işlemlerini hallettiler, arabanın parasını ödediler ve eve geri döndüler. |
Deri yawmo azze u Barṣawmo mqaydole bi karxuṯo cal ëšme. |
Ertesi gün Barsawmo ruhsat dairesinde arabayı kendi adına kaydettirdi. |
Mu yawmawo u Barṣawmo ëzze w oṯewa bi raḏayto. |
O andan itibaren Barsawmo arabayla yolculuk etti. |
Ḥa yawmo, hiye aṯoyo mu cwodo sëmle gëdšo. |
Bir gün işten gelirken bir kazaya karıştı. |
Aṯi u polis w ḥërle cal i sohduṯayḏe w cal aw warqe di raḏayto. |
Polis geldi ve ehliyetini ve aracın evraklarını kontrol etti. |
Bëṯër u polis mfatašle be aydarbo hawi u gëdšo. Bi ḥarayto maḥatle u suj cal u gabo ḥreno. |
Polis sonra kazanın nasıl olduğunu araştırdı ve sonuçta karşı tarafı suçlu buldu. |
U Barṣawmo mëdle u maṣraf du gëdšo mi sigorta du ḥreno w masëmle i raḏaytayḏe. |
Barsawmo kaza hasar maliyetini karşı tarafın sigortasından aldı ve arabasını tamir ettirdi. |
I Ḥana mërla lu Barṣawmo: “Mucdo w azolo maḥat bolo inaqla d qulcat raḏayto!” |
Ḥana Barsawmo‘ya: „İlerde araba kullanırken dikkat et“ dedi. |
U Barṣawmo mërle: “Ma mën soyamno, latwa suj diḏi!” |
Barsawmo: „Ne yapabilirim, benim kabahatim değildi ki!“ dedi. |