U Aday komtalfan lu aḥuno w komar le: |
Aday kardeşini arar ve ona şöyle der: |
„Aḥuno, iḏa layt këlyono, këbcina bu ceḏano zayrina lxu.“ |
“Kardeşim, eğer sorun olmayacaksa bu Noel’de size ziyarete gelmek isteriz.” |
U aḥuno komar, „ašër komarno layt këlyono, elo gëd mšayalno an nacime be lo mcayarre mede dlo meni. Bëṯër gëd madcarno xabro aclux.“ |
Kardeşi: “Tabii, problem olmaz ama çocuklara bilmeden bir şey planlayıp planlamadıklarını sorayım. Ondan sonra sana cevap vereceğim” der. |
„Ṭawwo!“ komar u Aday. |
Aday ise “iyi!” diye cevap verir. |
Deri yawmo u Yacqub u aḥuno du Aday komadcar xabro w komar, „aḥuno layt këlyono mu maṯyaṯxu. |
Ertesi gün, Aday’ın kardeşi Yacqub bir cevapla geri döner ve “Kardeşim, eğer gelecekseniz sorun yok” der. |
B šayno w bë šlomo apxu. Gëd mëfṣoḥina ġalabe d ḥozina lxu baynoṯan bu ceḏo.“ |
“Başımızın üstünde yeriniz var. Noel’de sizi bizlerle birlikte görmek için sabırsızlanıyoruz” |
„Tawdi ġalabe,“ komar u Aday „w fëš bë šlomo hul lu ceḏo.“ |
Aday: “Çok teşekkürler, hoşçakal ve Noel’de görüşmek üzere” diye söyler. |
Meqëm me d ëzzën b šabto i Saro w an nacime mšaralle bu šqolo dad dёšne. |
Gitmeden bir hafta önce Saro ve çocuklar hediyeler almaya başladılar. |
I Saro šqila dёšne li damṯo w lu barëḥmayḏa. |
Saro baldızı ve kayınbiraderi için hediyeler aldı. |
An nacime šqëlle dёšne lan abne du cammaṯṯe. |
Çocuklar kuzenleri için hediyeler satın aldılar. (baba tarafı için). |
Mu gabo ḥreno ste cayni mede sëmme, xdi cade d kit gab as Suryoye. |
Öteki taraf ise (ailenin) aynı şeyi yaptı, Süryani geleneklerini yerine getirdiler. |
Markawwe i dawmo du ceḏo w maḥatte ad dёšne taḥta. |
Noel ağacı kurdular, ve altına hediyeler koydular. |
Tre yawme meqëm mu ceḏo i iqarṯo d Be Marawge rawixo bi ṭayasto w azza lu Swed. |
Noel’den iki hafta önce Be Marawge ailesi İsveç’e gitmek için uçağa bindiler. |
Yacqub, u aḥuno du Aday azze lu beṯ ṭawso dë Stokholm d moyadde. |
Aday’ın kardeşi Yacqub onları almak için Stockholm havaalanına gitti. |
I iqarṯo kula fṣiḥo w mšayalle bu šlomo dë ḥḏoḏe. |
Tüm aile mutluydu ve birbirlerine nasıl olduklarını sordular. |
Yawme du ceḏo kulle lwëšše šafiro w azzёn li cito. |
Noel günü ise hepsi gösterişli kıyafetlerini giydiler ve kiliseye gittiler. |
Mërre „ceḏo brixo“ lë ḥḏoḏe cam ḥubo w fṣiḥuṯo, w daciri mi cito lu bayto. |
Hepsi birbirine sağlık ve mutlulukla dolu iyi Noeller dilediler ve kiliseden sonra eve döndüler. |
Bëṯër me d xëlle marga du ceḏo mfalaġġe ad dёšne. |
Noel yahnisi Marga’dan sonra hediyelerini açtılar. (birbirlerine aldıkları hediyeleri). |
Bëṯër me falge d yawmo an nacime nafiqi lu kroxo du ceḏo, lašan mcayḏi aḥ ḥawrone w an iḏice ḥrene ste. |
Öğleden sonra, çocuklar evlerin etrafında arkadaşlarına ve tanıdıklarına Mutlu Noeller dilemek için dolaştılar. |
I Iqarṯo d Be Marawge fayišo bu Swed hul riša di šato ḥaṯto. Bëṯër me riša d šato daciri lu bayto, l Holanda. |
Be Marawge yılbaşına kadar İsveç’te kaldı. Yılbaşından sonra evlerine, Hollanda’ya döndüler. |