ܣܦ݁ܳܪ |
Spor | |
U spor durošo gušmonoyo yo. | Spor fiziksel bir aktivitedir. |
Heš meqëm me Mšiḥo bё šwacmo w šeṯ w šawci ëšne ay Yawnoye qamoye saymiwa spor. | Yunanlılar M.Ö. 776'da spor yapıyordu. |
Hënne ne am mšatsone dat teštecënye di Olimpiya. | Olimpiyat Oyunları’nın kurucularıdır. |
U spor këtle macëbḏonuṯo ṭawto cal u hulmono. | Spor, kişinin sağlığı üzerinde iyi bir etkiye sahiptir. |
Mawxa kit sniquṯo ġalabe lu tërmišo du gušmo. | Bu nedenle, vücudu hareket ettirmek son derece gereklidir. |
Meqëm me d ḥa mšare bu spor kolozam mfataš harke w tamo cal u spor d komalëq le. | Kişi bir spora başlamadan önce kendisine en uygun olanı seçmek için araştırma yapmalıdır. |
ܣܦ݁ܳܪ |
Spor | Spor |
U Gabriyel, u abro di Saro w du Aday heš yolufo yo. | Saro ve Aday’ın oğlu Gabriyel halen bir öğrencidir. |
Koqore bu beṯ ṣawbo dë Groningen. | Groningen Üniversitesi’nde öğrenim görmektedir. |
Kowe ġalabe moro lah hërgayḏe. | Dersleriyle çok iyi ilgilenmektedir. |
Elo me zabno l zabno kobac soyam spor ste, lašan d mëṯnaḥ mu tacbo w maġ ġame di qrayto. | Bununla birlikte, zaman zaman spor yapmaktan hoşlanıyor; çünkü ders stresinden bu şekilde rahatlayabiliyor. |
Mawxa cal u darbo du nawlo këzze maltam iḏacṯo cal u spor. | Bu nedenle, internet üzerinden spor hakkında bilgi toplar. |
U spor šġimuṯo yo lu nošo. | Spor, insanlar için eğlence amaçlı bir etkinliktir. |
Ṭawwo yo lu ḥulmono w lu ṭcoyo daġ ġame w du tacbo. | Sağlık için ve kişinin kaygı ve yorgunluğunu unutması için iyidir. |
An noše d kosaymi duroše gušmonoye, komarġši d këtne ḥiṣe, b hawno bahuro w b ḥaylo. | Spor yapan insanlar açık fikirli olur ve kendilerini iyi hissederler. |
Kul spor këtle qonune dilonoye, dam mëštacyone kolozam ëḏcënne. Hani bu sucrono kolozam miṭabqi. | Her sporun, oyuncuların bilmek zorunda olduğu belirli kuralları vardır. Bunların pratikte uygulanması gerekir. |
Kul spor këtle taḥrazto ṯabëtto d ruḥe. | Her sporda belirli bir program vardır. |
Haṯe kowe d huwyo li mdaršuṯo aw l muroyo d cam gudo ḥreto | Bu hem eğitim hem de başka bir takımla rekabet için geçerlidir. |
Am muroye du spor komiṭaksi li fṣiḥuṯo dam mëštawtfone w dam mfarjone, aw ste l iqoro d aṯro, dë mḏito, d ḥuḏro aw ġer ṣbuṯo. | Spor müsabakaları, oyuncuların ve seyircilerin keyfini çıkarmak için veya bir ülke, kasaba ve ekibin onuruna veya farklı bir nedenle düzenlenir. |
U spor ḥfiṭuṯo gušmonayto aw hawnonayto yo, d komisomo b ruḥa aw cam sicto lašan qmoro. | Spor, başarılı olmak için yapılan fiziksel veya zihinsel bir aktivitedir. |
Maṯlo: Futbol, sloqo d ṭuro aw sḥoyo. | Örneğin: futbol, dağcılık veya yüzme. |
U nišo rišoyo d muroyo, u qmoro yo. Kolozam howe lu goran daq qonune du spor w lo baz zuze aw b mede ḥreno. | Yarışmanın temel amacı, para veya diğer (yasadışı) araçlarla değil, spor yönetmeliklerine uygun olarak yapılması gereken kurallarla kazanmaktır. |
U Gabriyel ḥërle cal šëklat ġalabe du spor, maṯlo: | Gabriyel birçok farklı spor alanına baktı, örneğin: |
tërhiṭo d sësye, šyoro d talgo, ḥiṣuṯo d gušmo, rahṭo ḥiṣo, sḥoyo, futbol, handbol, esfir ṭëbliṯo, esfir salo, yudo, kašo, sloqo d ṭuro, qloco d bësëklet w ġer. |
Binicilik, kayak, fitness, koşu, yüzme, futbol, hentbol, masa tenisi, basketbol, judo, hokey, dağcılık, bisiklet ve diğerleri. |
Bi ḥarayto makṯawle ëšme bu ḥudro du futbol das Suryoye. | Sonunda, Süryanilerin futbol kulübüne girdi. |