Düzenleme ekranı, en az 450 piksel yatay alan gerektirir. Lütfen cihazınızı döndürün veya daha geniş ekranlı bir cihaz kullanın.

ܡܰܙܪܰܥܬܐ
ܡܰܙܪܰܥܬܐ
ܚܕ݂ܐ ܢܰܩܠܰܐ ܒܝ ܚܰܪܰܝܬܐ ܕܝ ܫܰܒܬ݂ܐ ܐܝ ܣܰܪܐ ܘܐܘ ܐܰܕܰܝ ܢܰܦܝܩܝܘܰܐ ܕܐܘܟ݂ܠܝ ܠܰܪܘܰܠ.
ܝܰܬܝܘܝܘܰܐ ܒܪܰܣܬܳܪܰܢܬ ܕܢܳܫܶܐ ܡܶܐ ܕܷܬܼܬܼܶܗ.
ܥܰܠ ܐܝ ܛܷܒܠܝܬ݂ܐ ܕܥܰܡ ܓܰܒܰܝܝܶܗ ܣܬܶܐ ܟܷܬܘܰܐ ܐܝܩܰܪܬ݂ܐ ܗܳܠܰܢܕܰܝܬܐ.
ܡܰܪܟܶܐ ܠܰܪܟܶܐ ܗܰܘܝ ܡܰܡܠܐ ܒܰܝܢ ܕܘ ܙܠܰܡ ܗܳܠܰܢܕܳܝܐ ܘܕܘ ܐܰܕܰܝ.
ܡܰܘܕ݂ܰܥܥܶܗ ܪܘܚܰـܝـܝܶܗ ܒܷܚܕ݂ܳܕ݂ܶܐ.
ܗܰܢܐ ܐܘ ܗܳܠܰܢܕܳܝܐ ܐܷܫܡܶܗ ܦ݁ܶܬܷܪ ܘܰܐ، ܡܷܪܠܶܗ ܠܘ ܐܰܕܰܝ:
ܟܐܕ݂ܰܥܢܐ ܕܠܰܬܗܰܬܘ ܗܳܠܰܢܕܳܝܶܐ، ܐܶܠܐ ܟܳܡܷܔܓ݂ܳܠܝܬܘ ܗܳܠܰܢܕܳܝܐ ܫܰܦܝܪܐ.
ܐܳܢܐ ܕܰܘܳܪܐ ܢܐ. ܦܩܘܕ݂، ܗܰܬ ܘܐܝ ܐܰܬ݂ܬܰܝܕ݂ܘܟ݂ ܬܳܟ݂ܘ ܫܬܰܝܘ ܩܰܚܘܰܐ ܓܰܒܰܢ ܒܝ ܡܰܙܪܰܥܬܐ.
ܐܘ ܐܰܕܰܝ ܒܷܦܨܝܚܘܬ݂ܐ ܡܰܩܒܶܠܶܗ ܐܝ ܙܡܝܢܘܬ݂ܐ ܕܘ ܦܿܶܬܷܪ.
ܚܳܙܝܢܰܐ ܐܘܥܕܐ ܐܰܝܕܰܪܒܐ ܫܰܦܝܥܐ ܐܝ ܙܝܰܪܰܐ ܕܝ ܣܰܪܐ ܘܕܘ ܐܰܕܰܝ ܒܝ ܡܰܙܪܰܥܬܐ.
Mazracto  Köy /Çiftlik
Ḥḏo naqla bi ḥarayto di šabṯo i Saro w u Aday nafiqiwa d uxli larwal. Haftasonu bir gün Saro ve Aday akşam yemeği için dışarı çıktılar.
Yatiwiwa b rastorant d noše me dëṯṯe Kendi insanlarına ait bir restoranda akşam yediler.
Cal i ṭëbliṯo d cam gabayye ste këtwa iqarṯo Holandayto. Karşılarındaki masada Hollandalı bir aile vardı.
Marke larke hawi mamlo bayn du zlam Holandoyo w du Aday. Aday ve Hollandalı havadan sudan konuşmaya başladılar.
Mawḏacce ruḥayye bë ḥḏoḏe. Aday ve Hollandalı birbirlerini tanıttılar.
Hano u Holandoyo ëšme Peter wa, mërle lu Aday: Hollandalı adamın adı Peter idi. O Aday’a dedi:
koḏacno d lathatu Holandoye, elo komëjġolitu Holandoyo šafiro. Hollandalı olmadığını biliyorum ama Flemenkcen iyi.
Ono daworo no. Fquḏ, hat w i aṯtayḏux toxu štayu qaḥwa gaban bi mazracto. Ben bir çiftçiyim. Lütfen sen ve eşin bir kahve içmek için köyümüze misafir olun.
U Aday bë fṣiḥuṯo maqbele i zminuṯo du Peter. Aday Peter’in teklifini zevkle kabul etti.
Ḥozina ucdo aydarbo šafico i zyara di Saro w du Aday bi mazracto. Şimdi Saro ve Aday’ın köye ziyaretlerinin nasıl olduğunu dinleyeceğiz.
ܙܝܰܪܰܐ ܠܝ ܡܰܙܪܰܥܬܐ
ܐܰܕܰܝ: ܫܠܳܡܐ ܦ݁ܶܬܷܪ، ܐܰܝܕܰܪܒܐ ܗܰܬ؟ ܗܰܬ݂ܶܐ ܐܝ ܣܰܪܐ ܝܐ، ܐܝ ܐܰܬ݂ܬܰܝܕ݂ܝ.
ܦ݁ܶܬܷܪ: ܒܫܰܝܢܐ ܐܰܬ݂ܝܬܘ. ܣܰܪܐ، ܐܳܢܐ ܦ݁ܶܬܷܪ ܝܐ ܐܷܫܡܝ ܘܗܰܬ݂ܶܐ ܣܬܶܐ ܐܝ ܦ݁ܶܬܪܰܐ ܝܐ، ܐܝ ܐܰܬ݂ܬܰܝܕ݂ܝ.
ܣܰܪܐ: ܒܫܰܝܢܐ ܐܰܒܟ݂ܘ.
ܦ݁ܶܬܷܪ: ܡܶܢ ܟܐܷܡܡܝܬܘ، ܫܳܬܝܢܰܐ ܐܘܥܕܐ ܩܰܚܘܰܐ، ܐܰܘ ܩܰܡܰܝܬܐ ܟܘܪܟ݂ܝܢܰܐ ܒܝ ܡܰܙܪܰܥܬܐ؟
ܐܰܕܰܝ: ܟܐܡܰܪܢܐ ܩܰܡܰܝܬܐ ܟܘܪܟ݂ܝܢܰܐ ܒܝ ܡܰܙܪܰܥܬܐ.
ܦ݁ܶܬܷܪ: ܛܪܳܘܶܐ.
ܦ݁ܶܬܷܪ: ܡܫܰܪܝܢܰܐ ܡܶܐ ܠܰܪܘܰܠ. ܐܝ ܥܡܰܪܰܬ݂ܶܐ ܕܟܳܚܳܙܝܬܘ ܐܝ ܡܰܙܪܰܥܬܐ ܝܐ. ܐܘ ܦܰܠܩܰܢܐ ܠܘ ܝܬܳܘܰܝܕ݂ܰܢ ܝܐ ܘܐܘ ܦܰܠܩܐ ܚܪܶܢܐ ܐܰܣ ܣـܛܰܒܝܠܶܐ ܕܘ ܣܰܘܰܠ ܢܶܐ. ܐܰܚ ܚܰܩܠܳܬ݂ܰܢܝ ܕܚܝܕ݂ܳܪܰܗ ܣܬܶܐ ܕܝܕ݂ܰܢ ܢܶܐ.
ܣܰܪܐ: ܟܷܬܟ݂ܘ ܐܰܪܥܐ ܪܘܷܚܬܐ ܘܐܝܠܳܢܶܐ ܓ݂ܰܠܰܒܶܐ. ܡܷܢ ܟܳܣܰܝܡܝܬܘ ܒܰܚ ܚܰܩܠܳܬ݂ܰܢܝ؟
ܦ݁ܶܬܷܪ: ܐܰܚ ܚܰܩܠܳܬ݂ܶܐ ܠܝ ܡܰܪܥܰܐ ܕܘ ܣܰܘܰܠ ܢܶܐ. ܒܘ ܪܰܒܷܥ ܟܳܣܰܝܡܝܢܰܐ ܦܬܝܠܶܐ ܡܘ ܓܶܠܐ ܕܰܚ ܚܰܩܠܳܬ݂ܶܐ.
ܐܰܕܰܝ: ܫܰܦܝܪܐ، ܡܷܢ ܚܰܝܶܘܷܢ ܟܷܬܟ݂ܘ؟
ܦ݁ܶܬܷܪ: ܟܷܬܠܰܢ ܚܰܡܡܷܫ ܘܫܰܘܥܝ (75) ܬܰܘܪܳܬ݂ܶܐ. ܟܷܬܠܰܢ ܣܬܶܐ ܟܡܐ ܥܘܳܢܶܐ، ܥܶܙܶܐ، ܚܙܝܪܶܐ ܘܓܝܳܬ݂ܶܐ. ܥܰܡ ܓܰܒܰܝـܝܶܗ ܣܬܶܐ ܟܰܠܒܐ، ܬܪܶܐ ܣܷܣܝܶܐ ܘܬܪܶܐ ܚܡܳܪܶܐ.
ܣܰܪܐ: ܐܰܝܕܰܪܒܐ ܟܳܡܰܫܰܦܥܝܬܘ ܐܘ ܝܰܘܡܰܬ݂ܟ݂ܘ؟
ܦ݁ܶܬܪܰܐ: ܐܘ ܝܰܘܡܰܝܕ݂ܰܢ ܟܘܠܶܗ ܟܳܫܳܦܰܥ ܥܰܡ ܐܘ ܣܰܘܰܠ. ܒܘ ܝܰܘܡܐ ܬܰܪܬܶܐ ܟܳܪܶܐ ܟܳܚܷܠܘܝܢܰܐ ܐܰܬ ܬܰܘܪܳܬ݂ܶܐ، ܨܰܦܪܐ ܘܥܰܨܪܝـܝܶܐ. ܟܳܟܷܢܫܝܢܰܐ ܐܰܣ ܣـܛܰܒܝܠܶܐ ܘܟܳܡܰܥܰܠܦܝܢܰܐ ܐܘ ܣܰܘܰܠ. ܕܚܰܝܘܰܢ ܟܳܝܰܘܠܶܗ ܟܳܩܳܪܝܢܰܐ ܠܘ ܒܰܝܛܰܪ. ܐܘ ܦ݁ܶܬܷܪ ܟܳܥܳܘܰܕ ܥܰܠ ܐܘ ܬܪܰܟܬܳܪ ܘܐܳܢܐ ܟܳܣܰܝܡܳܢܐ ܐܘ ܫܘܓ݂ܠܐ ܕܠܰܘܓ݂ܷܠ. ܗܰܘܟ݂ܰܐ ܟܳܫܳܦܰܥ ܐܘ ܝܰܘܡܰܝܕ݂ܰܢ.
ܦ݁ܶܬܷܪ: ܗܰܢܐ ܝܐ ܐܘ ܥܘܳܕܐ ܕܰܕ ܕܰܘܳܪܶܐ. ܕܠܐ ܗܳܘܰܠܟ݂ܘ ܫܘܐܠܶܐ ܚܪܶܢܶܐ، ܓܷܕ ܥܷܒܪܝܢܰܐ ܫܳܬܝܢܰܐ ܩܰܚܘܰܐ.
ܐܰܕܰܝ: ܛܪܳܘܶܐ، ܥܷܒܪܝܢܰܐ.
ܦ݁ܶܬܷܪ: ܐܰܝܕܰܪܒܐ ܚܙܰܠܟ݂ܘ ܐܝ ܡܰܙܪܰܥܬܐ ܘܐܘ ܥܘܳܕܰܝܕ݂ܰܢ؟
ܣܰܪܐ: ܓ݂ܰܠܰܒܶܐ ܫܰܦܝܪܐ. ܟܳܛܷܠܒܝܢܰܐ ܠܟ݂ܘ ܟܘܫܳܪܐ ܘܚܰܝܠܐ.
ܦ݁ܶܬܪܰܐ: ܬܰܘܕܝ ܓ݂ܰܠܰܒܶܐ.
ܣܰܪܐ: ܦܨܝܚܝܢܰܐ ܒܝ ܙܝܰܪܰܬ݂ܶܐ. ܗܰܬܘ ܣܬܶܐ ܟܘܠ ܢܰܩܠܰܐ ܒܫܰܝܢܐ ܐܰܒܟ݂ܘ ܠܣܝܕܰܢ.
ܦ݁ܶܬܪܰܐ: ܬܰܘܕܝ ܠܘ ܡܰܬ݂ܝܰܬ݂ܟ݂ܘ.
ܣܰܪܐ: ܬܰܘܕܝ ܐܰܠܟ݂ܘ ܣܬܶܐ.
Zyara li mazracto Köy (Çiftlik) Ziyareti
Aday: Šlomo Peter, aydarbo hat? Haṯe i Saro yo, i aṯtayḏi. Aday: Merhaba Peter. Nasılsın? Bu benim karım Saro’dur.
Peter: B šayno aṯitu. Saro, ono Peter yo ëšmi w haṯe ste i Petra yo, i aṯtayḏi. Peter: Hoşgeldiniz Saro. Benim adım adım Peter ve bu eşim Petra.
Saro: B šayno abxu. Saro: Merhaba, tanıştığımıza memnun oldum.
Peter: Mën këmmitu, šotina ucdo qaḥwa, aw qamayto kurxina bi mazracto? Peter: Ne düşünürsün; önce kahve mi içelim yoksa köyde etrafa bakmak mı istersiniz.
Aday: Komarno, qamayto kurxina i mazracto. Aday: Bence ilk önce köyde etrafa bir bakalım.
Peter: Ṭrowe. Peter: Tamam.
Peter: Mšarina me larwal. I cmaraṯe d koḥozitu i mazracto yo. U falqano lu ytowayḏan yo w u falqo ḥreno as sṭabile du sawal ne. Aḥ ḥaqloṯani d ḥeḏora ste diḏan ne. Peter: İlk dışarıdan başlayalım. Gördüğünüz bu bina çiftliktir. Bu kısım bizim yaşadığımız, diğer kısımlar ise çiftlik hayvanlarının kaldığı ahırlardan oluşuyor. Etraftaki tarlalar da bize ait.
Saro: Këtxu arco rwëḥto w ilone ġalabe. Mën kosaymitu baḥ ḥaqloṯani? Saro: Pek çok toprağınız ve bir sürü ağacınız var. Bu tarlalarla ne yaparsınız?
Peter: Aḥ ḥaqloṯe li marca du sawal ne. Bu rabëc kosaymina ftile mu gelo daḥ ḥaqloṯe. Peter: Tarlalar çiftlik hayvanlarının otlaması içindir. Baharda tarlalarda otlardan samantopu yaparız.
Aday: Šafiro, mën ḥayewën këtxu? Aday: Harika, ne çeşit hayvanlarınız var?
Peter: Këtlan ḥammëš w šawci (75) tawroṯe. Këtlan ste kmo cwone, ceze, ḥzire w gyoṯe. Cam gabayye ste kalbo, tre sësye w tre ḥmore. Peter: 75 ineğimiz var. Ayrıca birkaç koyun, keçi, domuz ve tavuğumuz var. Buna ek olarak bir köpek, 2 at ve 2 eşeğimiz var.
Saro: Aydarbo komašafcitu u yawmaṯxu? Saro: Gününüzü nasıl geçirirsiniz?
Petra: U yawmayḏan kule košofac cam u sawal. Bu yawmo tarte kore koḥëlwina at tawroṯe, ṣafro w caṣriye. Kokënšina as sṭabile w komacalfina u sawal. D ḥaywan koyawle koqorina lu bayṭar. U Peter kocowad cal u traktor w ono kosaymono u šuġlo d lawġël. Hawxa košofac u yawmayḏan. Petra: Bütü günümüzü çiftlikte geçiririz. Günde iki defa inekleri sağarız; öğleden sonra ve akşam. Ahırları silip süpürür ve hayvanları besleriz. Eğer bir hayvan hasta olursa veterineri çağırırız. Peter traktörü surer, ben de ev içindeki işleri yaparım. Günümüzü böyle geçiririz.
Peter: Hano yo u cwodo dad dawore. D lo howalxu šuwole ḥrene, gëd cëbrina šotina qaḥwa. Peter: Bu çifçilerin yaptığı şeydir. Eğer başka sorun yoksa içeri geçelim ve kahve içelim.
Aday: Ṭrowe, cëbrina. Aday: Tabii, hadi içeri girelim.
Peter: Aydarbo ḥzalxu i mazracto w u cwodayḏan? Peter: Köyümüz ve işimiz hakkında ne düşünüyorsun?
Saro: Ġalabe šafiro. Koṭëlbina lxu kušoro w ḥaylo. Saro: Çok güzel. Size çok başarı ve sağlık dileriz. (kuvvet, güç).
Petra: Tawdi ġalabe. Petra: Çok teşekkür ederiz.
Saro: Fṣiḥina bi zyaraṯe. Hatu ste kul naqla b šayno abxu l sidan. Saro: Bu ziyaretten çok keyif aldık. Her zaman hoş sefa getirirsiniz.
Petra: Tawdi lu maṯyaṯxu. Petra: Ziyaretiniz için teşekkürler.
Saro: Tawdi alxu ste. Saro: teşekkürler.